Mar 17

18 Mart Şehitleri Anma Günü

Vatan uğruna verdikleri mücadelede bayraklaşarak gelecek nesillere muhtaç olduğu kudreti aşılayan kahraman şehitlerimizle; Çanakkale’de Türk milletinin üzerine bir güneş gibi doğan ve Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkarak Cumhuriyetimizin kurulmasını sağlayan Ebedî Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını; vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve Cumhuriyetimizin korunması için canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi, 18 Mart Şehitler Günü münasebetiyle bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.

Mar 13

Gelibolu Marşı (Akdeniz Marşı)

Gelibolu Marşı (Akdeniz Marşı) Flüt Notaları



*** Gelibolu Marşı, asıl adı ‘Akdeniz Kıyılarında’ olan ve I. Dünya Savaşı’ndaki en kritik muharebelerin yaşandığı Çanakkale cephesinden gazi olarak dönen Türk askerleri için Samih Rifat tarafından yazılan şiirin, Leylâ Saz tarafından bestelenmiş şekline verilen addır.

Mar 12

İstiklâl Marşı’nın Kabulü

     İstiklâl Harbi’nin başlarında, Milli Eğitim Bakanı 1921 yılında bir güfte yarışması düzenler. Yarışmaya toplam 724 şiir katılır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine yarışmaya katılır. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli günü bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif ‘in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu, alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur.  

     Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmış, 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay ‘ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930′da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör ‘ün 1922′de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör’ün yakın dostu Cemal Reşit Rey’le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir.

     Söz ve melodide yer yer görülen uyum eksikliğinin esas sebebi de (Örneğin “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısrası ezgili okunduğunda “şafaklarda” sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde İstiklâl Marşı olarak söylenebilmektedir.

Mar 07

Vücudun Senindir, Onu Koru

 

Kaynaklar : Doctus, Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği

Şub 22

Gripin – Durma Yağmur Durma

Gripin – Durma Yağmur Durma

Şub 17

Dil Toplumun Onurudur

DİL TOPLUMUN ONURUDUR

Okt. Ayşe BAŞÇETİNÇELİK Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü Türk Dili Bölümü

Unutmuşum ana demesini bile/ Öykünmüştüm türküsünü ellerin/ Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni… (Fazıl Hüsnü Dağlarca)

Ah bu türküler /Türkülerimiz /Ana sütü gibi candan /Ana sütü gibi temiz /Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla/ Köyümüz, köylümüz, memleketimiz…(Bedri Rahmi Eyüboğlu)

Kapansın el kapıları bir daha açılmasın/ yok edin insanın insana kulluğunu/ Bu davet bizim!/ Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine/ Bu hasret bizim! (Nazım Hikmet)

Dil insanların duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak, birbirleriyle iletişim kurmak amacıyla kullandıkları sesli ya da yazılı göstergeler dizgesidir.  Dil, toplumdaki bireylerin birbirleriyle anlaşmaları, kaynaşmaları, uyum içinde yaşayabilmeleri ve birikimlerini gelecek kuşaklara aktarabilmeleri için gereklidir. Dil, onu konuşan toplumun yaşayış biçiminin, geniş anlamda kültürünün, dünya görüşünün, tarih boyunca geçirdiği çeşitli evrelerin ve başka toplumlarla kurduğu ilişkilerin yansıtıcısıdır. Dil, bir toplumun evreni anlayış ve anlatış biçimidir. Bu biçim, dilin söz varlığının, anlam açısından incelenmesiyle ortaya konabilir. Dildeki benzetmeler, aktarmalar, deyim ve atasözleri incelendiğinde, o toplumun özellikleri kendiliğinden ortaya çıkar. 

Her toplumda ortak sesler, olaylar karsısında ortak tepkiler ve ortak anlatım kalıpları vardır. Dil, bu ortak seslerle ve ortak davranış kalıplarıyla oluşur. İşte bu farklılıklar toplumları birbirinden ayırır. Bir dilin olgunlaşabilmesi ve gelişebilmesi yüzlerce hatta binlerce yıl alır. Geçen bu zaman içerisinde o dili konuşan milyonlarca insan dile katkıda bulunur.  Bir toplumu ulus yapan dilidir. Dil ulusun ses bayrağıdır. Bir ulusun bağımsızlığı ve sonsuza kadar yaşaması, dilinin varlığı ve bağımsızlığı ile olasıdır.

Günümüzden 2500 yıl önce yaşamış Çinli bilge Konfüçyüs şu sözleriyle dilin toplum için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

“… Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu. Çünkü dil kusurlu ise, sözcükler düşünceyi iyi ifade edemez. Düşünce iyi ifade edilemezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görev ve hizmetin gerektiği şekilde yapılamadığı yerlerde âdet, kural ve kültür bozulur. Âdet, kural ve kültür bozulursa adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir !.. “ KONFÜÇYÜS.

Bu girişin kalanını oku »

Toplam 5 sayfa, 2. sayfa gösteriliyor.12345