DİL TOPLUMUN ONURUDUR
Okt. Ayşe BAŞÇETİNÇELİK Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü Türk Dili Bölümü
Unutmuşum ana demesini bile/ Öykünmüştüm türküsünü ellerin/ Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni… (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
Ah bu türküler /Türkülerimiz /Ana sütü gibi candan /Ana sütü gibi temiz /Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla/ Köyümüz, köylümüz, memleketimiz…(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın/ yok edin insanın insana kulluğunu/ Bu davet bizim!/ Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine/ Bu hasret bizim! (Nazım Hikmet)
Dil insanların duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak, birbirleriyle iletişim kurmak amacıyla kullandıkları sesli ya da yazılı göstergeler dizgesidir. Dil, toplumdaki bireylerin birbirleriyle anlaşmaları, kaynaşmaları, uyum içinde yaşayabilmeleri ve birikimlerini gelecek kuşaklara aktarabilmeleri için gereklidir. Dil, onu konuşan toplumun yaşayış biçiminin, geniş anlamda kültürünün, dünya görüşünün, tarih boyunca geçirdiği çeşitli evrelerin ve başka toplumlarla kurduğu ilişkilerin yansıtıcısıdır. Dil, bir toplumun evreni anlayış ve anlatış biçimidir. Bu biçim, dilin söz varlığının, anlam açısından incelenmesiyle ortaya konabilir. Dildeki benzetmeler, aktarmalar, deyim ve atasözleri incelendiğinde, o toplumun özellikleri kendiliğinden ortaya çıkar.
Her toplumda ortak sesler, olaylar karsısında ortak tepkiler ve ortak anlatım kalıpları vardır. Dil, bu ortak seslerle ve ortak davranış kalıplarıyla oluşur. İşte bu farklılıklar toplumları birbirinden ayırır. Bir dilin olgunlaşabilmesi ve gelişebilmesi yüzlerce hatta binlerce yıl alır. Geçen bu zaman içerisinde o dili konuşan milyonlarca insan dile katkıda bulunur. Bir toplumu ulus yapan dilidir. Dil ulusun ses bayrağıdır. Bir ulusun bağımsızlığı ve sonsuza kadar yaşaması, dilinin varlığı ve bağımsızlığı ile olasıdır.
Günümüzden 2500 yıl önce yaşamış Çinli bilge Konfüçyüs şu sözleriyle dilin toplum için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
“… Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu. Çünkü dil kusurlu ise, sözcükler düşünceyi iyi ifade edemez. Düşünce iyi ifade edilemezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görev ve hizmetin gerektiği şekilde yapılamadığı yerlerde âdet, kural ve kültür bozulur. Âdet, kural ve kültür bozulursa adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir !.. “ KONFÜÇYÜS.
Bu girişin kalanını oku »